Benim Salda Gölü ile şahsen tanışmam 2010 yılının karlı bir gününde oldu. Oldukça karlı bir Aralık günü Burdur’dan Denizli’ye, köy yollarını izleyerek Yeşilova üzerinden dönmeye karar verdik. Salda Gölü’nü merak ediyorduk. Bastıran tipi, karla kaplanıp yok olan yollar, yolda mahsur kalmamız başka bir yazının konusu olsun ancak hava şartları nedeniyle Salda Gölü’nü ancak uzaktan görebildik. Bu tanışma sonrası artan merakımızla Salda Gölü’nü araştırmaya başladık. O zaman için pek kimsenin bilmediği, yakın coğrafyasında dahi pek umursanmayan bu gölün özellikleri bizi hayrete düşürdü ve en yakın zamanda Salda Gölü’ne gitmek üzere programımızı yaptık.
Salda Gölü’ne Denizli-Serinhisar-Salda rotası üzerinden giderken yolda bize eşlik eden coğrafya değişkenlik göstermekle birlikte, bu rota üzerindeki hiçbir yer Salda Gölü’ne vardığımızda karşılaştığımız manzaranın nefes kesiciliğine hazırlamadı bizi. Yer yer orman, yer yer tarım arazisi, yer yer de çorak olan bu coğrafyadan geçip Salda Gölü’nü ilk gördüğümde aklımdan geçen ilk düşünce “bu gerçek mi?” oldu. Araştırıp gitmemize rağmen kumunun beyazlığı, suyunun berraklığı ve benim o güne kadar kendi gözlerimle dahi görmediğim tonlardaki turkuaz karşısında kalakalmıştık. Beni en çok şaşırtan ise bu güzelliği kimsenin bilmiyor oluşuydu. O zamanlar henüz seyahat rotaları arasında olmadığı için biz ancak jeolojik özelliklerini araştırabilmiştik, orada neler yapılabileceğini kendimiz gidip görecektik. Yolun bizi göl kıyısına götürdüğü en yakın noktaya kadar gidip keşfe başladık.
O ilk buluşmadan sonra biz Salda Gölü’ne birçok kez gittik. Biz Salda’yı öylesine sevdik ki zaman içerisinde Salda’nın bugünkü noktaya gelişini biraz endişe, biraz mutsuzluk ile izledik. Tabii zaman içerisinde burayı başkalarının da bizim kadar sevmesi ve bu doğal güzelliğin bir anda böylesine tanınması ve onaylanma hissi ile tuhaf bir mutluluk da duyduk. Madem artık keşfedildi bir de ben yazmak istedim Salda Gölü’nü Gezi Rotaları köşemde.
Salda Gölü’nün Özellikleri
Salda Gölü, Burdur’un Yeşilova ilçesine yaklaşık 5 km mesafede. Burdur sınırları içinde yer alıyor ancak Burdur–Denizli sınırına oldukça yakın bir noktada. Salda Gölü’nün rakımı 1193 mt, yüzölçümü ise 44 kilometrekare olarak geçiyor kaynaklarda. Yaklaşık 2 milyon yıl önce tektonik çöküntüler sonucu oluştuğu tahmin edilen krater gölünün derinliği 184 mt. Salda Gölü bu derinlik ile Türkiye’nin en derin gölü ve dünyada ise sayılı derin göller arasında yer alıyor. Göl ayrıca Türkiye’nin en berrak ve temiz gölü olarak biliniyor. Türkiye’nin Maldivleri olarak anılmasının sebebi de bembeyaz kumları ve berrak suları. Salda Gölü dünya üzerinde jeolojik özellikleri nedeniyle Mars araştırmalarının yapıldığı 2 noktadan biridir. Gölün beyaz kumlarının Mars yüzeyindeki kumullarla benzerliği ve bu kumulların oluşum şekli ile Mars araştırmalarına konu olmaktadır. Salda Gölü eşsiz doğası ve benzersiz özellikleri nedeniyle 1989 yılında birinci derece doğal sit alanı ilan edilerek korunmaya alınmıştır.
Neler Yapılır?
“Nasıl gidilir” den önce “neler yapılır” konusunu anlatmak istedim çünkü yolu sapa ve burada yapılabilecekler ilginizi çekmiyorsa gelip denemek yerine okuyup vazgeçmek, doğayı korumak açısından daha olumlu sonuçlar doğurabilir. Çünkü Salda Gölü ve çevresi size çok alternatifli eğlenceler sunmuyor, eğer aşağıdakiler sizin eğlence ve dinlence anlayışınıza uygun değilse bu rotayı pas geçebilirsiniz.
Eşsiz Manzara Seyri:
Bana sorarsanız Salda Gölü’nde yapılabilecek en keyifli aktivite sessizce oturup manzarayı seyretmek. Manzara gölün her noktasında daha farklı büyülüyor insanı.
Bugün Maldivler olarak anılan beyaz kumun en yoğun olduğu alanda turkuaz rengi gölü, beyaz sahili ve suların çekilmesi ile ortaya çıkan beyaz adaları seyretmek, az ilerde Doğanbaba plajından, orman içinden gölü seyretmek ve mevsime göre uygun bir noktadan gün batımını seyretmek mümkün.
Bisiklet ve Motorsiklet Turları:
Göl çok büyük olmadığı için gölün etrafını motosiklet ile yaklaşık 1-1,5 saatte dolaşmak mümkün. Mesafenin uzun olmayışı ve yolların bisiklet sürmeye uygun olması nedeniyle bisiklet severler için de güzel bir rota. Biz otomobil ile turlamayı da seviyoruz 🙂
Kamp ve Çadır Kampı:
Salda Gölü etrafında 2 kamp alanı bulunuyor. Bunlardan birincisi Kayadibi Köyü’ne yakın olan Yeşilova Halk Plajı. Bu plajda camping alanı bulunuyor ve camping hizmetleri veriliyor. Dilerseniz kendi çadırınızı kurabiliyorsunuz, dilerseniz de çadır kiralayabiliyorsunuz. Kamp alanı içerisinde günlük ihtiyaçları karşılamak için bir tesis bulunuyor, çadırlara elektrik hizmeti de veriliyor. Bu alanda ziyaretçilerin kamp ateşi yakmasına izin veriliyor.
İkincisi ise Doğanbaba Plajı. Doğanbaba plajı orman içerisinde oldukça güzel bir plaj ancak “Pideci Sami” isimli restoran ve tuvalet dışında bu alanda herhangi bir hizmet bulunmuyor. Pideci Sami’nin yemekleri beğeniliyor ancak biz henüz tadamadık.
Bugün Maldivler denen alanda da kamp yapanlar bulunuyor ancak bu alan hem tesis bulunmaması hem de doğal dokunun kamp yapanlar tarafından bozulması nedeniyle kamp yapmaya aslında hiç uygun değil. Bembeyaz kumlar üzerinde ateş yakmak düşünülemez bile. Yakında bu alanda kamp yapmanın yasaklanacağına eminim.
Tüyo: Salda Gölü fotoğraflardan Maldivler gibi görünse de karasal bir iklime sahip ve rakımı 1193 metre. Bu nedenle gündüz saatlerinde sıcaktan kavrulduğunuz bir günün akşamında güneş batar batmaz hava oldukça soğuk olabilir. Geceleri yazlık çadır ve uyku tulumları Salda Gölü için yeterli olmayacaktır.
Piknik:
Piknik dediysem mangallı değil, evde hazırlayacağınız ya da yol üstünden gelirken alacağınız yiyecek içeceğinizle yere örtü serip masmavi gölün tadını çıkarmaktan bahsediyorum. Hele ki akşam serinliğinde yanınızda bir termos sıcacıkk çayınız varsa gün batımı manzarası daha da güzelleşebilir sizin için. Mangal sadece Yeşilova Halk Plajı kamp alanında mümkün, hatırlatmakta fayda var.
Yüzme ve Güneşlenme:
Salda gölü etrafında güneşlenilebilecek ve göle girilebilecek oldukça fazla plaj var. En bilinenlerini Yeşilova Halk Plajı (tesisli), Doğanbaba Plajı (kısmen tesisli), Maldivler (kısmen ve geçici tesisli) plajları bunların en bilinenleri ancak tesisli plajlarda dahi şezlong ve size servis yapılan kafeler bulunmuyor. Son derece basit ve temel ihitiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz tesisler bunlar.
Salda Gölü’nün etrafında bolca “Yüzmek Yasaktır” tabelasına rastlayacaksınız. Bunun iki sebebi var: birincisi yetkililerin sorumluluğu üzerlerinden atmak istemeleri, diğeri ise bazı alanlarda yüzmenin gerçekten tehlikeli olması. Göl kumu bazı alanlarda balçık yapıda ve ancak battığınızda balçığı anlayabiliyorsunuz, bir anda kuma gömülmeniz mümkün. Ayrıca su aniden derinleşiyor ve suyun berrak olması oldukça yanıltıcı olabiliyor. Ayrıca suda zaman zaman yılanlar görülüyor. Yüzmeye karar verirseniz size tavsiyem, yalnız olmamanız ya da kıyıda sizi gözleyen birinin bulunması, ayrıca açılmadan kıyıya paralel yüzmeye çalışmanız. Suyun her mevsim soğuk olduğunu da söylemekte fayda var. Gölde yüzmek, suyun kaldırma etkisi deniz göre oldukça düşük olduğundan hem çok yorucu, hem de suyun soğuklu, zeminin hareketliliği dikkate alınırsa yüzmek çok dikkatli yapılması gereken bir aktivite Salda Gölü’nde.
Tüyo: Salda Gölü’nün kumu, içerdiği magnezyum nedeniyle gündüz kızgın güneş altında dahi ısınmıyor, dolayısıyla kumlar üzerinde uzun süre yalın ayak dolaşmak mümkün ancak bir süre sonra küçük bir sorunla karşılaşıyorsunuz; o minik taşlar ayaklarınızda küçük, gözle görünmez kesiklere sebep oluyor ve ayaklarınız sızlamaya başlıyor. Bir de cam atıkları ayaklarınıza batabilir, dikkatli olmakta fayda var!
Tüyo: Bembeyaz kumlar çok iyi bir yansıtıcı. Eğer bronzlaşmayı seviyorsanız Salda kıyısında bir gün yeterli, ancak benim gibi şiddetle kaçınıyorsanız şapka, gözlük, uzun kollu kıyafetler şart. Çünkü güneş sizi her yerden yakalıyor. Hangi mevsim olursa olsun güneş kremi bulundurmak gerekiyor.
Nasıl Gidilir?
Salda Gölü ana arterler üzerinde yer almıyor, yani yakınlarından geçen şehirler arası otobüs ve benzeri taşıtlar bulunmuyor. Bu da gölün bugüne kadar tanınmamasına aynı zamanda da korunarak bugüne kadar gelmesine sebep olmuş. Göle gelmek için en kolay yöntem özel araç. Ancak çevre illerden Yeşilova ilçesine giden araçlar mevcut. Denizli-Yeşilova, Burdur-Yeşilova hatları bulunuyor. Ayrıca Yeşilova merkezden Salda Gölü kıyısındaki köylere araçlarla gelerek göle yürümek de mümkün ancak yürüyüş yolunun çok da kısa olmadığını hatırlatmak isterim. Son zamanlarda artan popülarite ile Salda Gölü’ne özel turlara da rastlamaya başladım.
Özel aracınız ile gelirken aşağıdaki rotaları tavsiye ederim;
Burdur üzerinden gideceklere: Burdur – Hacılar – Yeşilova – Salda Gölü
Denizli üzerinden gideceklere: Denizli – Serinhisar – Yeşilyurt – Salda Gölü
Salda Gölü;
Yeşilova’ya 5 km – otomobil ile yaklaşık 7-8 dk ,
Burdur’a yaklaşık 80 km – otomobil ile yaklaşık 1 saat 30 dakika,
Denizli’ye yaklaşık 90 km – otomobil ile yaklaşık 1 saat 30 dakika
Nerede Kalınır?
Salda Gölü’nde konaklama alternatifleri oldukça kısıtlı. Gerek yeni popüler olması; gerekse 1. derece doğal sit alanı olması nedeniyle göl kenarında otelde konaklamak isteyenler için tek seçenek var o da Hotel Lago Di Salda. Otelin toplam 25 odası bulunuyor. Otel yaz – kış açık, yazın göl için kışın ise Salda Kayak Merkezi’ne gelenler için hizmet veriyor. İlla ki otelde kalacağım diyorsanız yakındaki il ve ilçe otellerini de değerlendirebilirsiniz. Yeşilova Halk Plajı’nda bulunan bungalovlar, çadırda kalmak istemeyenler için iyi bir alternatif ve konaklama ücretleri henüz halen makul. Son seçenekte ise yine çadırda kalmak.
Yeme–İçme
Salda Gölü etrafında yeme-içme mekanları daha çok Yeşilova Halk Plajı etrafında yaygın ancak çok fazla seçenek olduğunu söyleyemem ancak fiyatlar oldukça makul. Göl manzarasına nazır yemek yemek için Sultanpınarı Turistik Dinlenme Tesisi iyi bir alternatif, gölü yukardan gören Sultanpınarı’nda köfte, balık, sac kavurma yenebilir. Yazın püfür püfür esintide, kışın da sıcacık soba kenarında oturup dinlenebilirsiniz. Sultanpınarı Dinlenme Tesisleri, Yeşilova ile Salda kasabası arasındaki yol üzerinde.
Doğanbaba Plajı’nda ise Pideci Sami bulunuyor, bize hiç kısmet olmadı orada yemek yemek ancak yiyenler beğeniyorlar.
Maldivler diye anılan beyaz plajda ise bu yıla kadar su dahi alabileceğiniz bir yer bulunmuyordu ancak bu yıl gittiğimizde Maldivler Cafe’nin açılmış olduğunu gördük. Cafe dediğime bakmayın orada hala yapılaşma yok, çekme konteynır göle uzak bir yere konumlandırılmış ve güneş enerjisi ile elektriklerini üretiyorlar. Salda Köyü’nden oldukça tatlı bir çift ve çocukları işletti burayı bu yıl ancak önümüzdeki sene tekrar orada olurlar mı bilemiyoruz, gelenleri evlatları gibi gören bu çift tost gibi basit yiyecekler yanında eğer arayıp önceden haber verirseniz durumları da uygunsa istediğiniz yemeği yapmaya çalışıyorlar. Önümüzdeki yıllarda da Maldivler Cafe’yi orada görmek isterim ben ancak işletme şartlarının ve göl çehresinin biraz daha iyileştirilmesi daha güzel olabilir. Yıllarca kıyısında otururken aç ve susuz kaldıktan sonra bu kafenin gerçekten gerekli olduğu kanaatindeyim ben de şahsen.
Eğer sezon dışı gidiyorsanız yanınızda biraz yiyecek – içecek bulundurmanızı tavsiye ederim.
Salda Gölünde Fotoğrafçılık
Salda Gölü oldukça fotojenik bir göl, her havada ve her ışıkta güzel çıkabilme özelliğine sahip. Gündüzleri ve hava güneşliyken bembeyaz kumlar ve turkuaz göl suyu harika görünüyor. Gün batarken ise gökyüzü renkten renge bürünüyor. Eğer hava bulutluysa (yazın bile minik tatlı bulutlar gökyüzünde süzülürler) gün batarken daha da güzel olur ve renkten renge giren pofuduk bulutlar süsler fotoğrafları.
Salda Gölünde Ne Yapılmaz?
Salda Gölü’nde yapılmaması gerekenlerden de bahsetmek istiyorum çünkü son zamanlarda karşılaştığım durumlar içler acısı. 2 milyon yılda oluşan tahribatın kat be katını bizler 1 yıldan kısa bir sürede verebilmeyi başarmışız. Salda Gölü’nün popüleritesi, sosyal medyada buradan bir fotoğraf paylaşma isteği, bilinçsiz kampçılık göl ve çevresine çok fazla zarar verdi. O bembeyaz kumlar üzerinden arabayla geçip, gölün kenarına park edip yanına çadır kuranlar nedeniyle kumlar kum vasfını yitirip beton haline geldi. Zaten ince yapılı olan tozumsu kumun, üzerinden geçen araçların basıncına dayanması mümkün değil. Yine kampa uygun olmayan alanlarda kamp yapılması göl çevresini kirletti, bu alanlarda tuvaletin birkaç kilometre uzakta olduğunu da düşünürsek atık çeşitliliğini kolayca hesaplayabiliriz sanırım.
Bunun yanında daha büyük bir tehlike var ki asıl o bu güzel gölün tamamen sonu olabilir. Gölü besleyen Düden Çayı üzerine gölet yapma projesi ile gölün geleceği tehdit altında. Son yıllarda göl sularının 4 metreye kadar çekildiği söyleniyor ve bu gölet projesinin çekilmeyi hızlandırarak gölün özelliklerini yitirmesine sebep olacağı vurgulanıyor.
Sahip olduğumuz güzellikleri korumak, yaşatmak ve güzelliğine güzellik katmak varken bilinçsizce yakıp, yıkıyor, tahrip ediyoruz. Gittiğinizde anlayacaksınız Salda’nın güzelliğini ve bu gölün korunması konusunda neden bu denli ısrar ettiğimi…