Ramazan bayramı bitiminden beri yazmayı planladığım ancak yeni koleksiyon yoğunluğundan bir türlü fırsat bulamadığım gezi notlarımı nihayet topladım ve yüksek bir enerji ile bilgisayar başına oturdum. İş yoğunluğu arasında bir şekilde bol bol gezme ve yepyeni yerler tanıma fırsatı buluyorum şükür ki; ne nerede yenir, nereye gitmeli, nereyi görmeli gibi tüm sorulara bir cevabım ve kimsenin paylaşmayacağı türden seyahat tüyolarım olduğunu bilen yakınlarım uzun zamandan beri bu notları herkesle paylaşmam için serzenişte bulunuyordu. Aslında haklılar da… Kendime de not düşeyim; bundan sonra tüm gezilerin notlarını güncel olarak paylaşayım sizlerle.
Gelelim gezimize… Ege kıyısında gitmediğimiz yer bırakmamamıza ve yanından geçip geçip gitmemize rağmen yolumuzun hiç düşmediği bir yerdi Selimiye. Artık nasıl bir ön yargı edindiysek biz burayı daha oturmamış ve çok daha yorucu bekliyorduk ancak ilk izlenimimiz hiç de öyle olmadı. Neyse ki son dakikada bir tanıdığımız vesilesiyle yer bulabildik yoksa bayramda Selimiye’de yer bulmak neredeyse imkansız gibi.
Marmaris/Selimiye Köyü
Önce henüz gitmemiş olanlar için biraz Selimiye’den bahsetmek istiyorum. Burası her nasılsa bakir kalmış bir balıkçı köyü. Öyle bir yer ki burası köy halkı hiç kömür bilmiyor zaten gerek de duymuyor çünkü Ocak bittiği an havalar bir anda ılıyor ve badem çiçekleri köyün her bir yanını beyaza boyuyor. Havası da bu denli temiz olduğu için oksijen oranı ve dolayısıyla insan ömrü ortalaması oldukça yüksek. Selimiye’yi bu denli kalkındıran ve turizmin cazibe merkezi haline getiren başlı başına unsur kesinlikle yanaşan tekneler. O kadar çok tekne yanaşıyor ki Selimiye’ye her biriyle bambaşka hayallere dalıp dalıp gidiyorsunuz.
Nerede Kalınır?
Selimiye’nin kendine has bu havasına bürünmüş pek tatlı alternatifler var konaklama için. Biz tercihimizi Tamara Beach‘ten yana kullandık. Hani şu Instagram’da sıkça karşılaştığınız hamak pozunun verildiği otel 😁
Son derece şirin bir yer, denize sıfır. Denizi sığ başladığı için çocuklu aileler için muntazam. Jan Boran’la biz çok rahat ettik. Hem içimiz rahattı hem de onun oynayabileceği gibi bir ortam vardı.
Otel, çocuk açısından iyi, yalnızca bebek yatakları yok o yüzden biz yatağımızı yanımızda götürdük. Eğer siz de bebeğinizle bir tatil planlıyorsanız yatağınızı yanınızda götürmeyi düşünebilirsiniz. Ayrıca odada bir telsiz bırakmak koşulu ile dışarıda çayınızı kahvenizi yudumlayabilir, derginizi karıştırabilir, hatta denize bile girebilirsiniz.
Tamara Beach, 4-5 odalı mini mini şirin bir yer. Karı-koca pek tatlı bir işletmecilik anlayışına sahip. Otelin kahvaltısı son derece güzel ve doyurucu. Akşam yemeği yemek isterseniz erken saatlerde yemek istediğiniz yemeğin siparişini vermeniz yeterli. Ayrıca gün içinde acıkanlar için müthiş bir alternatifleri var: köyburger. Ev yapımı patates kızartması ile çok iyi gidiyor!
Tamara Beach ve hatta tüm Selimiye geneli için de minik bir tüyo vereyim. Sahiller taşlık olduğu için yanınızda mutlaka deniz ayakkabısı götürmenizi öneririm.
Biz küçük bir deniz molasından sonra bir yürüyüşe çıktık. Mini mini oteller-pansiyonlar, sanat atölyeleri ve şirin mağazaları geçtikten sonra minik bir meydana vardık. O meydanda herkesin çok methettiği Paprika’yı göreceksiniz. Birbirinden güzel ve muhtemelen daha önce hiç denemediğiniz çok orijinal tatlılar var.
Ne Yenir?
Tatilimizin ilk gününde Paprika‘daki ilk tercihimizi çilekli pavlava ve Paprika ile özdeşlemiş olan haşhaşlı kekten yana kullandık. Sonraki günlerde yine çok meşhur olan bir başka tatlı olan karamelli kupu denedik ve hepsinden çok memnun kaldık. Tüm tatlıların hakkı verilmişti ve hepsi birbirinden güzeldi. Her birinin özenilerek yapıldığı çok belliydi.🍨
Selimiye denince herkesin aklına ilk olarak iki restaurant geliyor. Deniz (Hidayet’in Yeri) ve Sardunya. İlk günümüzde Deniz restaurant’ı tercih ettik. Yol tarifi için Google kullanma gafletinde bulunduk ve deniz kıyısından keyifli keyifli yol almak varken kara yoluna çıkıp karanlıkta tedirgin tedirgin yürüdük. Neyse ki sonuç çok güzeldi. İskelede konuşlanmış Deniz restaurantın çok değişik üçlü bir oturma düzeni vardı. Ne yediysek taze ve güzeldi. Yemeklerde abartı ve fazlalık yoktu. Yemekler, tazecik deniz mahsüllerinin ve sebzelerin gerçek lezzeti başka baskın tatlarla gölgelendirilmeden pişirilmişlerdi. Hidayet Bey işin başında, Selimiye’ye yolu düşen herkes tarafından mutlaka denenmeli.
Bir sonraki akşam yemeği durağımız Sardunya oldu kuşkusuz. Bayram döneminde yoğun olacağını tahmin ederek biz gece 10’dan sonra gitmeye karar verdik. Yediğimiz her şey yine çok lezzetliydi. Diğer mekanlardan farklı olarak kalabalığa alışık bir kadrosu olduğu için servis daha başarılıydı. Ancak elbette servisi bayram dönemi gibi yoğun dönemlerde değerlendirmek pek de gerçekçi olmayabilir.
İnsan her şeyden çabuk sıkılıyor tabii 🙂 İki günlük meze-balık deneyimine ara verdik ve tatilimizin sonraki gününde pide yemeye karar verdik. Tercihimiz Mavi Pide oldu. Buralardan geçenler bilirler Hisarönü’nde ve Selimiye’de şubeleri var. Üstelik kendilerine has tatlar yaratmışlar. Biz köz patlıcan-kuşbaşı-kaşar denedik ve gerçekten beğendik.
Losta Tatlıcısı, Selimiye’ye has ve kendine özgü losta tatlısı yapan bir mekan. Bir tür peynirli börek düşünün ancak baklava yufkasından yapılmış ve de şerbetli. Baştan uyaralım porsiyonlar son derece büyük. Galip Usta bir de keçi sütünden dondurma yapıyor ki gerçek anlamda bir dondurma yemek isteyen herkese tavsiye ederim.
Son akşam yemeğimizi Giritimu Selimiye‘de yemeye karar verdik. Sardunya ve Deniz restaurantlara göre daha sakin bir yerde olan Giritimu’nun bütün lezzetlerine ayrı ayrı bayıldık. Daha önce Deniz ve Sardunya’da denediğimiz isli uskumruyu Giritimu’da da denedik ve diğerlerine göre çok daha güzeldi. Karides mantı (karidesli sigara böreği) yolu düşen herkes tarafından mutlaka denenmesi gereken bir tat. Limon kabuğu aromalı favası ise bildiğiniz favalara hiç benzemiyor, gerçekten bambaşka bir lezzeti vardı. Ahtapot ızgara müthişti ancak kalamar aceleye gelmişti belli ki. Kalabalıktan bunalmış servis ekibini işleriyle baş başa bırakıp otelimize dönerken karnımız da gözümüz de doymuştu ve son derece mutluyduk.
Ne Yapılır?
Çok renkli ve eğlenceli bir tatil arıyorsanız, Selimiye pek uygun bir yer olmayabilir. Eğlence hayatı ve gece kulübü yok, üstelik hayat gece 12-1 gibi bitiyor. Sakinlik, sessizlik ve huzur arayanların tercih etmek isteyeceği bir yer Selimiye.
Profesyonel işletme son derece az. Sezonluk işletmeler daha yoğun. İrili ufaklı pek çok sezonluk mağaza bulabilirsiniz Selimiye’de. Hediyelik bir şeyler seçmek için az da olsa bir vakit ayırmanızı öneririz.
Şimdi tüm bu anlattıklarımdan sonra Selimiye tatili planları yapanlara sevgilerimi gönderiyorum 😍